Batum’un güzel camisi


Birileri kalkar “çirkin cami mi var” diyebilir haklı olarak, ben o anlam da
güzellik ya da çirkinlik anlamındaki güzelliği kastetmiyorum zaten, güzel
dediğim daha çok benim kuşağım ve üzerinin anlayabileceği bir ruhani kavram
anlamındaki güzellik! Bizim ülkemiz de şöyle 40 ya da 50 yıl öncesinin
camilerini bilenleri kastediyorum. Hani içine girdiğiniz de sizi kaplayan
bir ruh hali olurdu ya, mana âlemine sizi görsel anlamda bile taşıyabilen
bir büyülenmişlik hali, biraz hayranlık biraz da o mabedin inşaasından
bugüne gelişine tanıklık ettiği insanların bıraktığı buruk bir havası. İşte Batum’daki
camiye girdiğimde aynı duyguları yaşadım. Yıllar öncesine gittim.


Sanki yabancıymışız gibi bir başka ülkenin insanlarıymışız gibi, sanki Batum’da
yaşayanlar, bizden çok da farklı insanlarmış gibi kendini dev aynasında
görmenin alemi yok. Birileri Batum’a
giden insanlar, sadece kadın, fuhuş, kumar, içki veya benzin ve mazot için
gidiyormuş gibi, Sarp sınır kapısındaki kimlikle geçişlerdeki önce bir
liralık ücretlerin on beş liraya çıkarılmış olmasını bile az bularak,
gençlerin uyuşturucu ve kötü alışkanlıkları edinmek için buraya gidişinin
önüne geçilmesi gerektiğini ileri sürüyor. Şimdiler de “paralel yapı” diye
isimlendirilen çevrelerin yayın organlarında Batum,
tu-ka-ka ilan edilebiliyor. Oysa Batum,
bugünün fiziki şartlarıyla ve argümanları ile değerlendirilecek bir şehir
değil, bunu bize en güzel anlatan yer, Batum merkez
camisidir.Batum Valide
Sultan Camii de denilen Merkez orta Camii’nin (Hamşioğlu) Aslan Bey’in iki
Laz ustaya 1866 yılında yaptırdığı özellikle ahşap iç mekanları ile
büyüleyici bir mekan. 



Batum
, günümüzde Türkiye’de sanki sadece kumar, fuhuş, içki ve ucuz
akaryakıt için gidilen bir yermiş gibi lanse edilerek, bir çok senaryolarla
kara propagandaya alet ediliyor. Sanki o coğrafyadaki insanlar, gerçekten o
kara propagandaları hak edecek derece de kültürsüz insanların yaşadığı bir
yer. Kültür farklılığı olabilir, Dünya’ya bakış açısı farklı olabilir ama
oradaki tüm insanlar da en az bizim kadar inançlı insanlar. İnanç farklılığı
var diye birkaç kötü örnek vererek Batum ve
Acara’yı tümden yermek, sadece oradaki insanlara değil Dünya’ya at gözlüğü
ile bakan insanların işi olabilir. Bırakın Dünya’nın sayılı Arberetum
parkını (Botanik bahçesi), bırakın Batum teleferiğini,
bırakın geçmiş tüm medeniyetlerin mimari kültürünü Batum’a
gitmek için sadece Batum‘un
sembollerinden Khimshiashvili (Hamşioğlu) Aslan Bey’in İki Laz ustaya
yaptırdığı camii Batum Orta
Camii görmek bile Batum’a
gitmeye değer. Avlusundan, mihrabına, Minberi,….……….yazının
devamı için tıklayınız

Yorum bırakın