Sarp’ta Batumi kuyruğu


Kurban bayramının ikinci günü..hava yağışlı, yöre halkı bu yağmur için,
“Kesilen kurban kanlarını temizleme yağmurudur” yorumunu yapıyor, genellikle
Kurban Bayramları’nın ikinci gününde yağmur yağarsa daha yaygındır bu kanaat
tabi. Yağmur yağsada “Batum’a
gidelim” fikri ağır basınca, ailece doluştuk arabaya.Ankara’dan gelmiş
kızımız ve damadımızla, eşim ve oğlumla birlikte gidiyoruz, daha evin
önünden ayrılmıştık ki, “herkesin nüfus cüzdanı yanında mı?” diye sordum,
aramızdan birinin nüfus cüzdanının evde unutulduğunu öğrenince oracıkta
durduk ..biraz gülüşmeden sonra azcık da bekleyip, girdik yola.


Aracımızı sarp’ta bırakıp geçmeyi planlıyoruz Gürcistan’a, öyle de yaptık
zaten. Kemalpaşa’da hafta günü gibi bir yoğunluk var, sokaklarda iğne
atsanız yere düşmez bir hareketlilik, biraz ürküttü beni doğrusu. Bu, sınır
kapısının ne kadar yoğun olduğunun aslında gitmeden görülmesi gibi bir
şeydi. Daha önceden tecrübemize dayanarak, Kemalpaşa’ya gelmiş Gürcü
pazarcılar vardı, o pazarı aradım, eski yerinde yoktu. Şimdi caddeden dere
kenarına almışlar gürcü pazarını meğer..birisine sordum, “bugün gelmemişler,
başka bir arkadaşta bakmıştı” dedi ama ben yinede gittim, şansım varmış bir
gürcü erkek, tezgahını açıyor. Trabzon hurmasının kilosunu 1,5 liraya, bizim
kokulu siyah üzümün kilosunu 3 liraya, limona benzeyen ama yemyeşil olan bir
meyveyi de kilosunu 2,5 liraya satıyor. İlk defa gördüğüm bir meyve, “yazık,
limonu daha olmadan toplamış, getirmiş satıyor” diye içimden geçiriyordum
ki, bir tane alıp bana uzattı, ve tarifle soyarak tadına bakmamı istedi.
Yenmez zannettiğim o limona benzeyen yemyeşil meyvenin ne tadı varmış hayret
ettim, zaten adamın elinde olan 5 kilonun tamamını aldım. Meyvenin adına
Peyhoya diyorlar Gürcice..


Sarp tünellerinde trafik yoğunluğu dikkat çekiyor, Batum’a
geçme heyecanı ile sanırım genç ve sabırsız sürücülerin korna sesleri,
tıkanmış trafiğin açılmasına farda etmiyor aksine gürültü kirliliğine tanık
oluyoruz. Orada trafikte beklerken oğluma kimlikleri verip, kimlik kuyruğuna
girmesini söylüyorum, biz aracı park edene kadar kaybedeceğimiz zamandan
yararlanmak için, iyi de ediyoruz. Aracı normal park alanına park etmenin
imkanı yok, otoparklar dolu, ayrıca araç kuyruğu da oldukça uzun ama insan
kuyruğu çok daha uzun tabi. Saatlerce bekliyoruz geçiş belgesini alabilmek
için, bu bekleyiş sırasında orada Gürcistan’dan getirdiği meyveleri satan
bir yaşlı kadın vardı, mandalina, hurma, kestane, bal satıyordu..…………..yazının
devamı için tıklayınız

Yorum bırakın