Trabzon’dan Kobuleti’ye



Türkiye – Gürcistan sınırındaki Sarp sınır kapısının önündeki alan, yine tıklık
tıklım dolu, araç kuyruğu bu kez yine uzun ancak daha önce, kimlikle geçiş
bürosu önünde kimsecikler yok. Demek ki, 1 lira yerine 15 liralık geçiş işe
yaramış, hem kimlik kuyruğu kalkmış hem de bizim tarafta, yani Türk Gümrüğü’nde
bekleme kalmamış, o bekleyiş şimdi Sarpi’ye yani Gürcistan Gümrük kısmına
kaymış, Gürcistanlı polisler, kuyruktaki herkesin küçük- büyük demeden
fotoğrafını çekip, kontrollerini aynı şekilde sürdürüyorlar. Zaman zaman fırsat
buldukça gidiyorum komşu Gürcistan’a. Bu gidişler, bizim ilden ile gidişler gibi
oldu nitekim! Kobuleti de Acara!nın Antalyası olan bir şehir, hem daha doğal,
bakir.

Yine bir Ağustos günün de Batum ve
Kobuleti’ye gitmeye karar verdiğimiz de ağabeyim, “Aslında Batum’a
gideceğine bizim Pazarcık’a gidip, bir et yemek daha iyi olurdu” deyiverdi.
Ama biz bunu Ankara’da konuşmuştuk, Batum’a
bu kez kendi aracımızla gidecektik. Ergün ve Şule vardı gerçi ağabeyim o an
bizimle değildi. Sarp sınır kapısında bu kez araç kuyruğunda üç saat
bekledik. O sırada karşı tarafa bakıyorum. Aslında Gürcistan’la sınır
çizilirken aynı köy, ortadan ikiye bölünmüş, bizim tarafa Sarp, Gürcistan
tarafına ise Sarpi denmiş. O Sarpi’de sahil yüzen insanlarla dolu, bizim
sahilimizde de kayalarla dolgu var ve kumsalımız yok! O tarafta yüzen
insanları bizim Sarp’ta Gürcistan’a geçecek insanlar da seyrediyor. İnsan
ister istemez, bu iki ülke arasında bir fark arasa, o an karşınızdaki
manzara, yani sahildeki görüntüler bu farkı ortaya koyuyor dersiniz! Bir
tarafta insanlar, kumsaldaki şezlonglarda uzanıp güneşlenirken, bizim
tarafta da Gürcistan’a geçmek için kuyruklarda bekleşen insanlar! Aynı deniz
bizde de var ama bizim sahilimiz kaya dolgularıyla kapatılmış, kumsalımız
yok!

Daha önce kimlikle geçişler 1 lira iken aynı belgeyi bizim memurlar
dolduruyorlardı, şimdi aynı geçişler 15 lira olunca o belgeyi kendiniz
dolduruyorsunuz! Bu yüzden.…………..yazının
devamı için tıklayınız

Yorum bırakın